On yıl kadar önce, üç dört Türk arkadaş, ABD’nde, bir üniversitenin bahçesinde, Amerikalı bir arkadaşımızla sohbet ediyoruz.
Amerikalı arkadaşımızla İngilizce, kendi aramızda da Türkçe konuştuğumuzu fark eden üniversite hocasının, Amerikalı arkadaşımıza şaka yollu ettiği bir laf, bunca yıldır aklımdan hiç çıkmaz:
“Bak dostum, üç tane Türk bir araya gelmiş ve kendi aralarında fısır fısır Türkçe konuşuyorlarsa, ne isterler biliyor musun?”
Hepimiz, hem bu müdahaleye şaşırmış, hem de meraklanmıştık; hemen sorduk:
“Ne isteriz”?
Gözlerini kocaman açarak, korkmuş gibi yaptığı ses tonuyla verdiği cevap, hala kulaklarımdadır:
“Bizden, daha fazla ‘toprak’ almak isterler!”
* * *
Son yıllarda yaşadıklarımızı gördükçe; Türk Ulusu’nu böylesine güçlü ve yayılmacı olarak bilen ve gören o Amerikalı hocamıza, buradan içten bir teşekkür etmek gerekiyor herhalde?
Demek ki; Türkler onun kafasında, daima yeni ülkelere giden, fetihler yapan; çağ kapatıp, çağ açan; yeni yerleri kendine “yurt” edinmeyi huy edinmiş bir millet olarak kalmış!
Oysa ki; içimizi bir bilse; değil yeni ‘ülkelere’ talip olmak, elimizdekine bile zar zor sahip çıkabildiğimizi hayretle görürdü!
Feramuz Erdin-Kenthaber